31 Mart 2013 Pazar

Hasta olup evde yatmanin dayanilmaz hafifligi

Gecen Üc renk serisinden kirmiziyi izledim demistim ya, ayni gün icinde üclemenin tüm filmlerini izledim. Bence gercekten güzel bi ücleme. 20 yillik olsalar da epey zamansizlar gibi. Benim ilgimi ceken bir noka oldu, hangi filmdeydi cok hatirlamiyorum, sokakta pazarcilar var, bagiriyorlar (yeminle gel vatandas gel domates 3 lira ses tonuyla bagiriyorlardi). Su AB'nin salak salak sokak saticilarina falan karsi kanunlari var ya, bok yiyin ya aman bir anda cok elit oldunuz sanki. Sokakta satici bagirmayinca, trende ciplak ayaklarini koltuga uzatip agzina sokarmiscasina sallayan almanlar da bir günde bitti cünkü, hi hii.
Yine kar yagiyor burada, hala kar yagiyor. 5 aydan fazla oldu, kar yagiyor. Sanirsin ki kutup cizgisinde yasiyoruz. Ulan bu kadar kar derdi cekeceksem, gider güzel güzel Iskandinav ülkelerinden birinde yasardim. Sehirler güzel, insanlar güzel (jantlar neden güzel olmasin hihihi :))....
evde 5 gündür yatiyor olmaktan sikildigim pek belli oldu mu bilemiyorum artik.  Film izliyorum iste, misal dün Kill Bill vol.2 yi izledim, bastan sona izleyememistim de hic vol 2'yi (aslinda benim kill bill leri izlemeye calismam kendi icinde belgesel olabilir bence ya, neyse).
Bugünün sarkisi da su olsun: The Black Keys: Gold on the Ceiling 
Bugün ne izlesem acaba?  Buluruz elbet bir sey, bir süredir örmekte oldugum kazagin tek kolu ve yakasi falan kaldi. Nasilsa yaz gelmiyor buraya, acelemiz yok o acidan.

Hiç yorum yok: