12 Aralık 2007 Çarşamba

yine yeniden her zaman

OYSA BEN İNSANLARI HER ŞEYE RAĞMEN ARTNİYETSİZ SEVEBİLECEK KADAR FAŞİSTİM.BUNDAN DAHA BÜYÜK POLİTİK EZİYET OLABİLİR Mİ YERYÜZÜNE?(K. İSKENDER)

saçmalamalar...(eski bir taslaktan-güncelleştirince hala geçerli hisler)

mülksüzleri yeniden okusam mı?

Tanımak demek davranışlarını öngörebilmek demek mi?

Kayboldum...

Bok vardı sanki bukadar çok şeyi/olayı/tarihi aklımda tutabilecek...

Bu şehri sevmiyorum...

Gerçekten bir amacım var mı ?Hayır...Sahip olmaya çalıştığım biri/bir şey var mı bilmiyorum...

Ben kendimden sıkıldım;bu gece benliğim sana yatıya gelecek...

İnsanların yazdıklarımı okuması beni anlamaya çalışması mıdır?

İyice şımardım galiba...

Sıradan ilişkiler adına bir sürü güzel ilişkiyi harcadık kuşkusuz...

ben sadece burada öylesine durmak istiyorum...

Herkesin yerine düşünmekten sıkıldım...Bunu ukalalık olsun diye söylemiyorum. Sadece kahrolasıca kötü bir huy bu... İnsanların olası sorunlarına kafamda çözümler bulmaya çalışmaktan bıktım... O insanlar bunların sorun olduğunu bile düşünmezken...

Sınavlardan önce yazı yazmaktan ve kitap okumaktan da sıkıldım...

Dostoyevskinin dediği gibi "ben hiç bir şey olamadım"

Bari egomu sıfırlamayı becerebilseydim...

Aldatılıp aldatılmayacağını düşünmek ahmaklık çünkü bu sahiplenmenin sebebi üremek....

Eski evim gelir oldu aklıma...

Hiç oradaki kadar yemek yapmadım burada...

İnsan hayatı boyunca yalnızlığa mahkumsa bundan başka ne olabilir ki?

İstanbul'un deniz manzarasını hiç sevemedim...

Yaşamımız canlı yayın mı bant kaydı mı?Çöpe giden onlarca video bandı...HİÇ...

Tarçın karanfil çay....

20 Kasım 2007 Salı

istanbul'a mektuplar # 1

Sevgili gökyüzü,
Nolursun birazcık gülümse bana. Yoksa izmir özlemim yine üstel olarak artıyor. Bak sen de sıkılmadın mı hem somurtmaktan? Benim geldiğim yer(ler)de kışlar böyle geçmez.
Hadiii, lütfeeen, güneş gelsin biraz.Birazcık?

15 Kasım 2007 Perşembe

üçleme

mülksüzleri ve tritonu okudum ama üçlemenin başlangıcı olan ecinnileri okuyamadım.

öncelikle

her sınavdan önce kitap okumayı ve yazı yazmayı bu kadar arzulamaktan sıkıldım artık. Bunca yıllık öğrencilik hayatımda bunu niye aşamadım ki?

24 Ekim 2007 Çarşamba

13 Haziran 2007 Çarşamba

12 Mart 2007 Pazartesi

enjoy the silence

biraz daha bilgisayar başında oturusam/ders çalışırsam/kod yazmaya çalışıp yazamazsam Depeche Mode-Enjoy The Silence kusacağım.
Hayır şarkıya yazık ettim, bundan sonra sanırım uzun süre yalnızca bu kusmuk duygusunu hatırlatacak:-)

10 Mart 2007 Cumartesi

-aşkım yıldızları görüyor musun? -onlar yıldız değil gökyüzünün göt delikleri!(K.İskender)

Gerekisz insanlarla sohbet etme zorunluluğu kaldırılsın.
Hasta olmak yasaklansın.
Yeryüzünden silinmek için uğraşırken 'niye ders çalışmıyorsun' diyen arkadaş müsveddeleri de yok edilsin.
Birini 'götürmek' için uğraşan zavallılar dibine kadar giren ölümle tatmin olsunlar...
Küçük İskender okullarda zorunlu ders olarak okutulsun.

enjoy the silence

tüm sesleri unutturacak kadar çok müzik getirin bana!!!
Bölündüm. Bir yanım gördüğünüz hayatı/hayatları yaşarken, diğeryanım, diğer yanım...
Diğer yanım mı dedim?Zamansız bir çekime takılıp kaldı.
Hem anlatsam da anlamazsınız. 'İYİ' çocuklara ve 'CİCİ' kızlara göre değil.
Ben benimle Küçükİskender okuyacak birini arıyorum, çok şey mi istiyorum kuzum? Adaleti olmayan bir yaşamda 'ÇOK' ya da 'AZ' şey istemenin bir önemi yok ki. Etiğe koyayım, size bir şey olmasın...
Bu yazı Küçük İskenderin 'Upuzun Saçlara Mail Atma Yolları' başlıklıyazısına ithafen yazılmıştır...

27 Şubat 2007 Salı

Öteki

Dostoyevski'nin Öteki(ya da Öteki Ben olarak da geçiyor) adlı romanını okudum. Anlatım (sanırım çeviriden dolayı) pek şahane olmamakla birlikte konusu bakımından çok etkileyici bir kitap. Şahsen beni kendimden şüpheye düşürdü...

bi zahmet...

biri beni İzmir'e götürsün. Özellikle Hıdrellez'de gidebilmeyi çok isterdim. Aaah ahhh....

ederlezi

efenim ederlezi hıdrellez demek imiş. Ayrıca Goran Bregoviç'in de hastasıyım. Hem de sahne performansı da çok iyi olan bir şahıs bence:-)

21 Şubat 2007 Çarşamba

deli cevatla konuşmalar...

-pişt benjamin napıon?
-İyidir cewatım dersteyim sen naparsın?
-çook sıkıldım derslerden benjamin.hadi kol saati desenli dişi hint keneviri yetiştirme işine girelim.
-Bence erpen+2, 60 değil 62.
-erpenle dişi hint kenevirini çiftleştirsek çocukları olur mu benj?
-denemek lazım, tam mevsimi, ama yakalanırsak askeri ceza mahkemelerinde yargı yolu gözükür.
-hububat fiyatlarını etkiler mi bu mahkemeler?
-Daha istanbul menkul hububat korsesine sormak lazım
-evrensel hububat dağıtımı konusunu açmayalım ama
-hayatta en hakiki hububat pirinçtir.
-Pişt çinliler duymasın:-) Bu arada kusulabilir şarj aleti yapılsın
-Bunun fizibilite raporunu biritni sipirstan isterim.
-o olmaz-o doğurulabilir şarj aletlerinde uzman
-Aleksandır bana tapirimi getir.
-Bana da mpeg encoder desenli kyoto röbdaşambrımı getir.
-Oha artık dido. Bu kadar da çıldırabileceğini tahmin etmemiştim.Kırıldım.
-yapıştırsak iadesi olmaz mı?
-iade-i ziyaret, şampiyon voltran
-Pes
-benden de:-)

18 Ocak 2007 Perşembe

Triton

Triton'u okuyorum. Mülksüzler'e cevap niteliği taşıyan bir heterotopya. Güzel kitap, lakin kitap bitmeden çok fazla bir şey diyemeyeceğim. Ama yıllar geçtikçe insanların ve kitapların ne demeye çalıştığını daha iyi anlıyorum sanırım(daha doğrusu şöyle- yıllar geçtikçe insanların ve kitapların söylemeye çalıştıklarını zerre kadar anlamadığımı anlıyorum).