Geçen pazar oturup 3 film izledim. Men in Black 2, Eyes Wide Shut ve Sideways. Men in Black 2 hakkında pek bir şey söylemeyeceğim, zaten imdb notu da düşük. Eyes Wide Shut'ı üstünde çok konuşulduğu için izlememiştim daha önce, bana kalırsa çok da bir şey kaçırmamıışım. Kübrick filmlerine bakınca ilk 5'te saymam sanırım. Sideways'e gelince, ilginç bir filmdi. Orta yaş iki adamın yol hikayesi gibi bir şeydi. Biri yazar olmaya çalışan ama hiç bir kitabını bastıramayan bir İngilizce öğretmeni, şaraplardan anlıyor, iki yıl önce karısı tarafından terk edilmiş bir loser. Diğeri süper başarılı olmayan bir aktör, evlenmek üzere. O adamın veda partisi tadında bir şarap gezisine çıkıyorlar. Evet, düşündüğüm her kelimenin önce ingilizcesini düşünüp türkçeye çevirmeye çalıştığımdan bok gibi bir cümle oldu. Film bu iki adamın o gezideki hikayesi üzerine kurulu. Bence güzel bir filmdi. Bazı yerleri eğlenceli, bazı yerleri hüzünlü, bazen aşırı durağan olsa da beğendiğim ve etkilendiğim bir filmdi.
Neyse, ben kalkıp öğlen yiyeceğim salatayı hazırlayayım ve işe gideyim. Yine buradan nefret etme zamanımdayım, geçer. Geçsin. Kendimi çıkış tarihi belli olmayan bir hapishanede gibi hissediyorum bu şehirde. Belki de ben tatilden dönünce burada gerçekten iyi muhabbetim olan tek hatunun tatile çıkmış olmasıyla alakalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder