26 Nisan 2020 Pazar

Baş ağrısı, baş ağrıları azizim- Le Karantina - 6. haftanın sonu

Haftanın çoğunda başım ağrıdı. Nedenini bulmak için kontrollü deneyler düzenliyorum. Geçen cumartesi, yaklaşık 5.5 hafta sonra dışarı çıktım (alışveriş dışında). Karantina günlerinden önce son görüştüğüm arkadaşımla buluşmaya. Bir parkta mesafeli oturduk, biraz parkta yürüdük. Ağaçlar çiçek açmış, fotoğraf da çektim ama koymaya üşendim şimdi. Evden parka yürüyerek gidip geldim, toplu taşıma kullanmamak adına. Bisiklet yolları da kalabalıktır diye düşünmüştüm, iyi düşünmüşüm. Kaldırımlardan ve yoldan daha kalabalıktı bisiklet yolları. Toplam gidiş dönüş yaklaşık 15 km tuttu. Normalde çoğu hafta sonu yürüyeceğim mesafeden çok değil. Ama bütün bu bahsettiğim süre içinde spor yaptım ama yürümedim tabii. Bedenim yürümeyi unutmuş desem yeridir. Vay arkadaş, bildiğin iki-üç gün kas ağrısı çektim. Bu da böyle bir anı olarak kalsın madem.
Grace and Frankie izlemeye başladım Netflix'te. Bayıldım! Hikayenin kadınların etrafında dönmesine, bol bol okyanus manzarası görmeye, karakterlerin basit değil kompleks olmasına, kadınların ikisinin de kendi yöntemleriyle güçlü kadınlar olmasına bayıldım. Güzel seçim, kendimi tebrik ederim.
Çok başım ağrıdı dediğim gibi. Bilgisayar başında oturmaktan ve işten de biraz sıkıldım. Ben de önümüzdeki hafta izin aldım. Biraz kendime, hobilerime ve projelerime zaman ayıracağım. Yaptığım resimleri astığım duvar epey dolmaya başladı, hoşuma gidiyor. Bugün epey bahçede oturdum, keyifliydi. Kendime maske diktim, deneme amaçlı da olsa bence başarılı bir model oldu. Bugün de eski bir elbisemi kesip etek diktim. Saçlarımı bir kaç ay önce mora boyamıştım (mor renk aşkım 💖 ben), boyasını yeniledim, nostaljik nane yeşili renkli ojelerimi sürdüm yine. Babaannem, her zamanki bombalığıyla 'canın sıkılıyor tabii değil mi' gibisinden bir şey dedi. Babaannem kadar çekinmeden, lafı yerine oturtan çok az insan tanıyorum. Babaannem kadar uzun süredir yapanını tanımadığım kesindir. Güzeldi babaanne, yine gol, yine gol.
Sabahları baş ağrısıyla uyanmak biraz can sıkıcı. Yani kendime gelmem için bir kaç saat verip öyle başlasaydın ya. Sanırım 'Merhaba migren, eski dostum' diyebileceğim bir durumla karşı karşıyayım. Stres? Elbette var, olmaz mı! Üstüne dün sabah yine kustum. Sanırım kahvaltıda çay içmeyi bırakmalıyım, ya da baş ağrım yeni boyutlar deniyor. Neyse, ağrı kesici falan yanında masamda lavantalı masaj yağı ve viks var. Kafamı her ikisiyle de ovuyorum. Merhaba, yaşlı teyze kokusu! Ne kadar da tanıdık, ne kadar da huzurlu. Kendimi eve kapatmadan önce son aldığım şeylerden biriydi Viks (ya da Almanca adıyla Wick Vaporub, çünkü 'W' ,'V' olarak; 'V' ise 'F' olarak okunuyor Almancada). İyi ki almışım.
Almanca demişken, dün Cem Karaca'nın, Almanya'da sürgündeyken yaptığı Almanca şarkılara denk geldim Youtube'da. Wilkommen (Hoşgeldiniz) isimli şarkısının linki şurada, şarkının sözlerinin Türkçe çevirisi de açıklamalarda. Albümün adı 'Die Kanaken' , yani Kanaklar. Kanak, Almanların yabancıları, özellikle Türkiyeli ve orta doğulu yabancıları tanımlamak için kullandıkları küçümseyici bir söz. Ancak, 'nigga' (zenci) gibi, bu gruplara ait kişiler daha sonra bu söze sahip çıkarak kendileri kullanmaya başlamışlar. Kanak Sprak ise, buradaki Türkiyelilerin, iki dili karıştırarak kullanmasından ortaya çıkan (gayri resmi) lehçe. Özellikle Berlin sokaklarında çok duyarsınız, Neukölln'de, Kreuzberg'de, Wedding'te ve daha bir çok yerinde. Eminim 2015 ve sonrasında gelen Suriyeli mülteciler buraya biraz daha yerleştikçe sosyolojik açıdan Arapçayla da benzer dil karışımları olacak. Benim iş yerimin olduğu caddenin bir kısmında tabelaların çoğu Arapça artık, Türkçe değil (ofis, geleneksel anlamda Türk mahallesi olarak kabul edilen semtlerden birinde yer alıyor). Entegrasyona ve yabancılara bakış açısına dair yazılmış o şarkılar, günümüzde de hala güncel. Neyse, gecenin bu saati için çok ciddi konular bunlar. Bugünlük de bu kadar olsun, kalın sağlıcakla.

2 yorum:

Kanatlı Kedi dedi ki...

Geçmiş olsuuun. Benim de sıklaştı baş ağrılarım ama benimki burnum daha sık tıkandığı için. Bi ilgisi olabilir mi senin de?
Cem KAraca deyince, şu linki bırakayım ben de:) https://www.youtube.com/watch?v=w3t5CIIcAXc&list=PLkCYEguHbmC2L68jYAjtZpit2X5YyOwAS&index=1&app=desktop

Bazen komik, bazen acı-gerçek ama güzel bi liste:)

Ayrıca can sıkıntısı iyidir arada bi:)

ısırganotu dedi ki...

Teşekkür ederim, sana da geçmiş olsun. Her şey olabilir, bilgisayar başındaki oturma açımı falan suçluyorum ben de, bakalım umarım azalacak, Liste güzelmiş, o kafaya girdiğim bir sonraki seferde dinleyeceğim :)