13 Haziran 2010 Pazar

bu ne biçim hikaye böyle

 Bir aksilik çıkmazsa bugün sonunda (!) "Punk Rock" ı izleyeceğim.
Geçenlerde Beckett!ın "Oyun Sonu" adlı oyununu okudum. Gerçi metroda okuduğumdan çok kendimi veremedim ancak"Godot'yu Beklerken" tadında bir oyun. Godot'yu Beklerken'den sonra yazıldığından daha karamsar, daha bir hiçlik üzerine, daha bir hiçlik karşısında umutsuzluğa kapılmış bir eser.
Geçen haftasonu İzmir'deydim, iyi geldi.
Geçen hafta içi tezime baştan bir yön verdim, bir ucundan başlamak gerek diye elimdeki verilerle data classification yapmaya başladım. Bir kaç hafta önce senin danışmanın olmak istemiyorum diyen tez danışmanımı heyecanlandırdım, gaza getirdim. Şimdiye kadar varlığından haberdar bile olmadığım veriler verildi bana :) Sanırım kendime yeni işler yarattım, pattern recognition ile uğraşacağım ama olsun. Anahtar kelimeleri söyledim hocaya , az yayın var, klinik verileri kullanacağız vb. Bir de arada aslında çalışmamın işime yaradığını, oradaki insanlardan yeni algoritmalar öğrendiğimi söyledim(diğer bi anahtar kelimemiz, algoritma)
Şimdi basitçe yazdığım kodu biraz geliştirip arayüz kasarsam süper geçebilir bu yaz :)

Hiç yorum yok: