12 Aralık 2007 Çarşamba

saçmalamalar...(eski bir taslaktan-güncelleştirince hala geçerli hisler)

mülksüzleri yeniden okusam mı?

Tanımak demek davranışlarını öngörebilmek demek mi?

Kayboldum...

Bok vardı sanki bukadar çok şeyi/olayı/tarihi aklımda tutabilecek...

Bu şehri sevmiyorum...

Gerçekten bir amacım var mı ?Hayır...Sahip olmaya çalıştığım biri/bir şey var mı bilmiyorum...

Ben kendimden sıkıldım;bu gece benliğim sana yatıya gelecek...

İnsanların yazdıklarımı okuması beni anlamaya çalışması mıdır?

İyice şımardım galiba...

Sıradan ilişkiler adına bir sürü güzel ilişkiyi harcadık kuşkusuz...

ben sadece burada öylesine durmak istiyorum...

Herkesin yerine düşünmekten sıkıldım...Bunu ukalalık olsun diye söylemiyorum. Sadece kahrolasıca kötü bir huy bu... İnsanların olası sorunlarına kafamda çözümler bulmaya çalışmaktan bıktım... O insanlar bunların sorun olduğunu bile düşünmezken...

Sınavlardan önce yazı yazmaktan ve kitap okumaktan da sıkıldım...

Dostoyevskinin dediği gibi "ben hiç bir şey olamadım"

Bari egomu sıfırlamayı becerebilseydim...

Aldatılıp aldatılmayacağını düşünmek ahmaklık çünkü bu sahiplenmenin sebebi üremek....

Eski evim gelir oldu aklıma...

Hiç oradaki kadar yemek yapmadım burada...

İnsan hayatı boyunca yalnızlığa mahkumsa bundan başka ne olabilir ki?

İstanbul'un deniz manzarasını hiç sevemedim...

Yaşamımız canlı yayın mı bant kaydı mı?Çöpe giden onlarca video bandı...HİÇ...

Tarçın karanfil çay....

Hiç yorum yok: