bir cumartesi sabahi (aslinda gidip calismam gerekse de) de biraz keyif yapacaktim. dün de tatildi aslinda ama dün calismak istememistim, persembe günü evde mini bir cadilar bayrami partisi vermistik ve gec yatmistik ve bir kac bardak sangria icmis olabilirdik- bunu yazarken bu aksam da katilmamiz gerekn bir parti oldugunu hatirlamis olabilirdim misal. belki de b vitaminlerimi düzenli icmeyi unuttugumdandi bu blues ruh hali, kim bilebilirdi. persembe günü kendi partime gec kalma pahasina posterimin büyük bir kismini tamamlamistim, ama bugün de gidip kalan eksiklikleri halletmem gerekiyordu, cünkü süpervizörüm yarin amerikaya ucuyordu ve gitmeden önce görmesi gerekmekteydi, benim de posteri pazartesi baskiya vermem gerekiyordu ki, dünyanin en hizli bilisim teknolojilerine sahip olan canim ülke almanyada posteri baskiya vermekle alman arasinda gececek 1.5 gün, posteri gitmedn alip kontrol etmeme yetecek zaman versindi. Ha evet, önümüzdeki persembe amerikaya ucuyor olabilirdim ve bu yüzden epey gergin olabilirdim, epey avrupalilasmis olabilirdim bu konuda, dilini bilmedigim herhangi bir avrupa ülkesine gitmek beni germiyorkan amerikaya gitmek beni feci geriyor olabilirdi. san diegoda hava güzelmis ve pasifik okyanusunu görme serefine erisecegiz iste gibi konularla kafami oyalamaya calissam da aslinda transatlantik ucuslarda ucus korkusu yasadigimi kabul etmem gerekebilirdi.
ise gitmem gerekirken ben oturup dumandan köprüalti dinleyerek nostalji yapmis olabilirdim, sonra bir cumartesi sabahi keyfi nostaljisi olarak acip kanat atkaya okumus olabilirdim, sonra lou reedden perfect day dinleyip velvet undergrounda ziplamis ve favorim olan sarkilardan venus in furs dinlemis olabilirdim, oradan david bowiey uzanip defalarca space oddity dinlemis ve kendimi cok ama cok uzgun hissetmis olabilirdim. Hava bok gibi ruzgarli ve bulutlu ve kapali ve ayni anda gunesli olabilirdi ve arkamdaki koltukta uyuyan kedi horluyor olabilirdi (uykusunda mirildanan, horlayan ya da inleyen bir kedi kendisi, bi sürü kez kayboldugunu düsününce bazen kabuslari icin kendisine üzülüyorum). psikooglarla calismaktan sikilmis ve kod yazmaktan bu akdar uzak kaldigim icin kendime epey kiziyor olabilirdim, nereden tekrar baslayacagimi bilmemenin rehavetiyle oyalaniyor da olabilirdim. kendimi cirkin ve sisman hissediyor olabilirdim, dün kosmus olsam da bugün kosacak vaktim olmayabilir diye dertlenirken, evde solitaire basinda -sirf is yapmamak icin- oyalaniyor da olabilirdim. Deadlinelardan nefret ediyor ve bir süre kendi kendime kalip kafami dinlemeye de ihtiyac duyuyor olabilirdim.
hepsi olabilirdi, oluyordur da belki, kimbilir. Ben gidip bir kahve daha yapayim, hazirlanip laba gideyim, gözümde büyüyen posteri bitirirsem kendime güvensizligim belki unutacagim kadar geri planlara düser, hissettigim rahatlama karsisinda.