18 Mart 2011 Cuma

paranoid android

Labda makale okumaya calisiyorum ama olmuyor. Neden bilmiyorum, iki gundur biraz dikkatim dagildi. Artik bir ev bulmak ev yerlesmek istiyorum , yillar sonra yeniden yuzumde egzema basladi sanirim, gidip nemlendirici ve adam gibi yuz temizleme seyleri almam gerekiyor. Sabah sabah yine MAC lere olan nefretimi kustum zaten. Niye MAC kullaniyoruuuuz cok sacmaaaa!!!! Misal Ctrl tusunun calismamasi. Sonraa hemen her program icin VM kurup orada Windows uzerinden calistiriyor olmamiz falan. Poff...
Sanirim ben de Kindle alacagim.Dun B. beni epey kandirdi, Bunda tabii burada kitap bulamayacak ve paso Amazon'a siparis verecek olmami farketmemin de etkisi olabilir.  Alayim kindle'i gelsin ebooklar gitsin ebooklar. Project gutenberg amca ne gune duruyor zaten.
Dun ilk kez bir fMRI deneyi izledim. Henüz hiçbir şey bilmiyorum ama öğrenebilirim sanırsam. Neyse bu tatsız blogumuz burada bitsin. En azından Eksen fena çalmıyor şu anda. Bir de pes edip klavyemi Türkçeye çevirdim, ben nedense tuşların yerini ezbere bildiğimin farkında değildim.

15 Mart 2011 Salı

Haberler

Hani şimdi uzaktayım ya, daha önce de vardı bu his ama şimdi daha yoğun. Haberleri okurken özellikle s.i.y.a.s.e.t.l.e ilgili tüm haberlere baştan sona tepkim bol ünlemli bir T.A.Ş.Ş.A.K. MI GEÇİYONUZ?!!! oluyor.
Oh be, söyledim rahatladım.

13 Mart 2011 Pazar

Tübingen'den notlar vol.1

geldiğimden beri kampüsten sadece banka kartı çıkarmaya falan çıktığımdan, biraz gerçek insan yüzü görürüm belki diye dün dışarı çıkıp kasabaya inmeye karar verdim. Madem hava çok güzel ve madem burası küçücük bir yer (ve madem otobüse her bindiğimde henüz öğrenci kartım olmadığından yaklaşık 4.5 TL para veriyorum), yürüyerek ineyim bari dedim. Zombie mi yapacaksınız diyen amcaya selam eylerim, kendimi bir anda Shaun of the Dead'in giriş sahnelerinden birinde hissettim. Kasabanın sınırında yer aldığımızdan mıdır nedir, sokaklar öyle boş öyle boş ki, zombie outbreak olsa anlamam yani. Sadece arada bahçelerini sulayan 100 yaşında teyzeler gördüm, ki bu daha da vahimleştiriyor durumu. Neyse, zaten burada zombie outbreak geyiği yapabileceğim de kimse yok, zira bildiğin nerd of the lab konumundayım. Walking dead falan izleyin bi ya. Niye bu kadar sıkılıyorsunuz ki, internet var diyorum boş bakıyorlar. Lan Portal 2 çıkacak dedim bugün birine, demez olaydım. Orange box dedim kimbilir kafasında nasıl sürrealistik dünyalar aktı, alman olmak zor tabe. Neyse, kasabada biraz insan vardı, en kalabalık yer de bir dönerciydi, sokağa taşmışlar o kadar yani :) Hayır zaten anlamıyorum ki, 3-5 mekan var onlarda insanlar sokaklara taşıyorlar yiyecek- içecek almak için, ama şehrin kalanı boş. Zaten pazarları her yer kapalı. Labda radyo eksen dinleyip makale okuyorum şimdilik, yani hayatımda değişen çok bir şey yok aslında. Tost makinesi ve kettle olan bir mutfağı olan bir evde oda bulmayı becerirsem tamamdır, zaten ROLL posterimi getirdim yanımda, duvara da onu ascam. "O adam ki hareket memuru, ikamete memur edilir mi hiç?" yazacak kocaman, ben de her seferinde Can Yücel'in kulaklarını çınlatıp (ölmüş adamın kulaklarını çınlatmak?) gülcem. Neyse ben biraz makale okuyup biraz dizi izleyip biraz da NFS oynayayım bari. Şimdi Bleda sen önce portal 1'i bitir diyecek bana :)

6 Mart 2011 Pazar

Tübingen'den sevgiler

Sevgili Blog,
Şu anda küçük bir Alman kasabası olan Tübingen'den bildiriyorum. 1 Mart'tan beri buradayım. Resmi olarak çalışmaya başladım ama doktoraya başlamadım henüz (Graduate School'a kaydolmadım, ama onun çok da önemi yok). Max Planck Institute for Biological Cybernetics'teyim, paramı Center for Integrative Neuroscience Enstitüsünden alacağım ve Tübingen Üniversitesi ile Max Planck Enstitüsünün ortaklaşa yürüttüğü Graduate School of Neural & Behavioural Sciences 'a kaydolarak buradan da diplomamı alacağım (nasıl, epey karışık değil mi :))
Burada 6. günüm, henüz çok gezip görmüşlüğüm yok. Şimdilik konukevinde kalıyorum ama ay sonuna kadar kendime kalacak yer bulmam gerekecek.
Sonunda beni de Mac kullanıcısı yapan bu enstitü sayesinde, şu anda macbook pro nun harddiski nasıl kurulup MacOS install edilir onu kurcalıyorum.
Onun haricinde, çalışacağım konunun ana hatları belli oldu, ben de makale okumaya başladım. Nöroanatomi alanındaki bunca açığımı nasıl kapatacağım ben? Herhalde deli falan olmalıyım dilini hiç bilmediğim bir yerde pek de bilgim olmayan ve daha önce hiç çalışmadığım bir konuda doktoraya başladığım için.
Bundan sonra buradan sizinle Almanya hakkında işe yarayabileceğini düşündüğüm şeyleri de paylaşacağım, belki de onun için ayrı bir blog açmalıyım. Mesela, büyük şehirleri saymazsak, Almanya'nın böyle nüfusu az olan şehirlerinde dükkanlarda, marketlerde vb. genelde kredi kartı geçmiyor. Evet, süpermarkette ya da telefon kontörü yüklemek istediğinizde kredi kartı geçmiyor. Buradaki bankalardan aldığınız bankamatik her yerde geçiyor ama. Banka hesabı açtırmak için oturma izni almak gerekli değil, sadece belediyeye gidip 'register' olmanız gerekiyor. Yani oturma izni almak için tekrar gitmek gerekiyormuş.
Çoğu insan İngilizce biliyor ama ağır bir aksanları var, bir de tüm evraklar, web siteleri falan Almanca, yiyeceklerin üstünde falan TR'de olduğu gibi İngilizce açıklama yer almıyor çoğu zaman.
Pazarları her yer ama her yer kapalı oluyormuş.
Almanya'nın nadir yokuşlu şehirlerinden birini buldum galiba, küçük bir yer olduğundan mıdır nedir raylı ulaşım yok, otobüsler var.enstitü şehrin dışına doğru tepelerden birinde yer alıyor.
Neyse şimdilik bu kadar, ben nutella kaşar peyniri tost ekmeği gibi şeylerle beslenmeme devam edeyim bari. Biraz makale okuyup dizi izlemeye devam edebilirim. Grey's Anatomy 'e sardım bu haftasonu.
Buradaki arkadaşım C. bir kaç gündür yoktu, o gelsin de marketten pizza alıp yiyelim bari. Beceremeyeceğimi düşündüğüm için almadım, zira aldığım zeytinler çok kötü bir şey aromalı çıktı yiyemiyorum.