26 Haziran 2010 Cumartesi

aman tanrım yoksa rüya mı?

Aynı günde hem IT Crowd'ın hem de Fututama'nın yeni bölümlerini görmek. Son zamanların en mutlu günü. Bunun için bu kadar sevindiğime göre deli miyim neyim? Şimdi pizza-kola ve dizi zamanı...

13 Haziran 2010 Pazar

bu ne biçim hikaye böyle

 Bir aksilik çıkmazsa bugün sonunda (!) "Punk Rock" ı izleyeceğim.
Geçenlerde Beckett!ın "Oyun Sonu" adlı oyununu okudum. Gerçi metroda okuduğumdan çok kendimi veremedim ancak"Godot'yu Beklerken" tadında bir oyun. Godot'yu Beklerken'den sonra yazıldığından daha karamsar, daha bir hiçlik üzerine, daha bir hiçlik karşısında umutsuzluğa kapılmış bir eser.
Geçen haftasonu İzmir'deydim, iyi geldi.
Geçen hafta içi tezime baştan bir yön verdim, bir ucundan başlamak gerek diye elimdeki verilerle data classification yapmaya başladım. Bir kaç hafta önce senin danışmanın olmak istemiyorum diyen tez danışmanımı heyecanlandırdım, gaza getirdim. Şimdiye kadar varlığından haberdar bile olmadığım veriler verildi bana :) Sanırım kendime yeni işler yarattım, pattern recognition ile uğraşacağım ama olsun. Anahtar kelimeleri söyledim hocaya , az yayın var, klinik verileri kullanacağız vb. Bir de arada aslında çalışmamın işime yaradığını, oradaki insanlardan yeni algoritmalar öğrendiğimi söyledim(diğer bi anahtar kelimemiz, algoritma)
Şimdi basitçe yazdığım kodu biraz geliştirip arayüz kasarsam süper geçebilir bu yaz :)

3 Haziran 2010 Perşembe

senden benden bizden...

İki gün önce i.k.e.a. evimizin her şeyi dedim, onlar da bugün öğleden sonra eşyalarımı getirecekler. Şansımın yaver gittiği nadir anlardan biriydi, yıllardır fırsat köşesinde çerçöpten başka bir şey görmeyen ben, kanepe buldum. Bakalım, yerleşince fotoları koyarım belki. Bir de k.o.ç.t.a.ş.'a gidip evimi çok sevmem gerekli :) Sonunda pes edip matkap falan satın alacağım sanırım. Bir de bir monitör beğendim gibi, onu da bugün alırım belki.
Yarın finalim var, tabii hoca lütfederse. Kafasından pazartesiye ertelemeye karar vermediyse falan. Ben de yarın akşam için İzmir'e gidiş bileti aldım, salı sabahına da dönüş bileti. Özledim İzmir'i ve yine gidemezsem delireceğim. 
Neyse, bir aksilik çıkmazsa evim süper olacak, ben haftasonumu İzmir'de geçireceğim, haftaya perşembe de gidip "Punk Rock" izleyeceğim. Bir ara Mofuyu vete götürmem ve kısırlaştırmam gerekiyor gibi şeyler de var tabii.

film kulübü

Dün The Man From Earth'ü izledim. (Dikkat yazının bundan sonraki kısmı spoiler içermektedir). Bence esas adamımızın İsa olduğunu söylemesi ve sonunda Dr.Will gruber'in babası çıkması, doktorun da oracıkta ölmesi fazla klişe idi. Yani filmde bunlara gerek yoktu. Bir de sonunu bu kadar net bitirmek yerine kafada acaba oluştursalardi daha güzel olabilirdi. Yani acaba ciddi mi dalga mı geçiyor? hissini tercih ederdim sonunda.

(spoiler bitti)
Glee izlemeye başladım, bence izlenir bir dizi. Bir de çok emek harcıyorlar belli ki, bu da benim hoşuma gitti açıkçası.

Günün Spesiyali: EMMİ

Şimdi bir haftadır yazacağım yazacağım, unutuyorum. Hani bir kokteyle tutulmuştum, adı da Envy idi ya, Cardinal Melon'lu denemelerden kendi kokteylimi yapmış bulunmaktayım.Bol miktar Cappy %100 portakal suyu, eser miktar Cappy Limonata, az miktar Cardinal Melon, bol miktar buz.(Tam ölçek vereceğim en kısa zamanda, hala denemekteyim ölçüleri çünkü). Bunun sonucunda hoş bir kokteyl ortaya çıktı. Bleda da adını Envy'e hitaben "Emmi" koydu. Nasıl çakma belli değil :) Bir de gerçekten fesatlıktan yapılmış bir kokteyl, fesatlıktan konmuş bir çakma isim... Tam uydu bence.

Filler ve çimen

K. Atkaya ne güzel anlatmış şu yazısında.