18 Nisan 2005 Pazartesi

Eski Bir Yazım..

Ya Z: dizinime kaydetmişim eski bir yazımı buldum...
İlginç geldi oluşturulma tarihi 13/11/2003 hiç virgülüne noktasına dokunmadan işte:




SENSİZLİKTE
Denizin mavisi bana bakıyor dost.Güneşin turuncusu denizin mavisinde yansıyor.Sahi,yansımalar hep yanılsamalar mıdır?Gözlerinin sonsuz ferahlığında gördüğüm yansımam bir hayal mi,umutsuz?Aslında ben hiç gözlerine hapsolmadım.Senin gözlerin hep okyanuslar gibi ferah benim için.Yoksa içine hapsedecek kadar sevmedin mi beni hiç?
Bu kez kazanan ben oldum dost!Ama kaybeden yok,yazık.Hüzünler yağarken karla karışık,ruhum Kızkulesi’ne hapsolmuş,korkmakta sanıyorsun.Yanılıyorsun.O sadece mahsur kaldı bir hüzünlük.Eksi sıcaklıkların yalnızlığından kurtarmalısın beni.Kurtarmalıyız ruhumu.Geceler kara yalnızlıklar işlemiş gözlerime karanlıkta.Ama sen hayallerle dolu beynimin kutup yıldızısın.Kutup yıldızı gitme, olur mu?Gecelerin yalnızlığına tezat bir mutluluk benimkisi.Zaman sonsuzluk yerine sensizliğe akıyor ivmesi yitik bir hızla.
Artık anlayamıyorum.Sözcükler yavan bu zamansızlıkta.Beynimdeki yaralar kabuk tutmak bilmiyor bir türlü,ruhum akıyor beynimden dışarı. Korkuyorum, dipsizliklere düşüyorum kabuslarda.Ama kabuslar yaşamım olmuş.Düşüncem uyumuyor hiç,saatim bilinmeyen zamanlarda takılıp kalmış;mutlu,uzak zamanlarda-senli zamanları göstermekte hâlâ...Yıllardır süren bir gün yaşıyorum,sana kavuşunca tamamlanacak.
Bu bir yalnızlık şarkısı kulaklarımda,ninni gibi,bildik bir ezgi eskilerden kalma.Söylenemeyen sözler kaldı ölümlerden hatıra bana.Ölümlerinden hatıra...
Kutup yıldızı,dizlerin var mıdır başımı koyacağım?Gözlerin deniz kokar mı yine sonsuz?Yağmurlarda dans edelim aşkla son kez lütfen!Hüzünler kaldı bana hep zamanlardan geriye.Gülüşüm bir çocuğun gözbebeğine saklanmış,çocukluğunu arzuluyor.Gülüşüm terketmiş beni.Herşey,herkes,hatta ruhum bile terkediyor beni.Eski,solmuş bir fotoğrafım sanki duvarda asılı.Hani şu ne zamandır orada olduğu bilinmeyen,artık kimsenin bakmadığı fotoğraflardan.Konum yok,saçma sapan bir fotoğrafım.

‘ Yağmurlar yağarken pencereme,
Ben hep baharı özlerdim.
Artık güneşler gülse de yüzüme,
Anladım,
İçimdeki yağmurmuş dinmeyen... ’

Anladım kutup yıldızı,içimdeki sensizlikmiş dinmeyen...Bilmem anlatabiliyor muyum?Boşver,ben bile anlayamıyorum...

Unutkanlık işte

Babamlarla konuşmak için telsim kullanıyorum (cep partner kullanıyoruz)
İşte ben kontör yüklemeyi unutmuşum, telefon geçici olarak kapanmış(e insanın 3 hattı olunca unutuyo cidden)
neyse o değil, babam çaldırıyo, hattı değiştirip bekliyorum, aramıyo diye kızıyorum(bir kaç kez oldu bu)
En sonunda hattı da değiştirmeden evden aradım "e arasan ya seni bekliyom " diye, o da söyledi işte geçici olarak kapalı kontör al dedi.
Tamam dedim ama 4-5 gün geçti yok. Neyse artık Cuma konuştuk cmt alcam diye. Eve gelirken gazete alırken kontörü aldım, ama cüzdana koydum eve gidince yüklerim diye. Sonra babam aradı, meşgule aldım, suçluyum diye ben evden aradım diyorum ki" ya baba walla metrodan indiğimde aklımdaydı, yoldan alayım dedim ama unutmuşum, yarın alırım artık." Konuştuk.Ertesi gün cüzdanı açıp kontörü görene dek aklıma gelmedi. Sonra arayıp anlattığımda da koptu tabii...Pes dedim kendime...ii ki gidip bir daha kontör almadım ama onu da unuturdum zaten...